Doğum-Ölüm Tarihi: 15 Ekim 1844 – 25 Ağustos 1900
Ana
Felsefi görüşü: Nietzsche’nin felsefesinin ana araştırma
konusu insan varlığıdır. İçinde yaşadığı dönemde Avrupa’nın kültür dünyasını
hiç iyi görmez hatta Avrupa’nın kültür dünyasını 19. Yüzyılda çökmüş oluğunu
söylemektedir. Bunu da "decadance" kavramıyla açıklıyor. Bu
çöküntünün nedenlerini araştırır. Bunu nedenini de şöyle açıklar; bir zamanlar
eski Yunan’da ortaya çıkmış olan trajik kültürden kopmuş olmanın sonucudur diye
düşünmektedir.
Presokratik dönemden sonra Sokrates ile birlikte Avrupa trajiklikten
uzaklaşmış bilgi, bilim olmaktan çıkmış bilgi arayışı dizginlenemeyen bir hırs
olarak insana egemen olmuştur. Bu kültür İskenderiye kültürünü oluşturmuştur. Ardından Hıristiyanlık
bu tutuma eklenmiştir. Bu durum 19. Yüzyıl Avrupa’sının çöküntüsünü sağlamıştır
Nietzsche’ye göre. Bu yaşama tarzı insanın doğal yapısını ve yaratıcılığını yok etmiştir. Bilimci
anlayış, amaçsız bir araştırmacı haline dönüştürmüştür insanı. Hıristiyanlık
yaşama tarzı da aynı şekilde insanın gerçekliğini göz arda etmiş, onu bir öte
dünya varlığı olarak kavramıştır. Her iki durumda da insan, kendini geliştirme
imkânı bulamamıştır. Çünkü bu dar anlayışlar insanın kendini geliştirme
yollarını tıkamıştır. Peki, insan bu durumdan nasıl kurtulabilir? Nietzsche’ye
göre insan kendini gerçekleştirebileceği üç evreden geçer.
1. Sürü insanı
2. Özgür insan- (nihilist
insan)
3. Trajik insan- (yaratıcı
insan- üst insan)
Sürü insanı: Yaygın olan tip sürü insanıdır. Sürü insanı moralli
insandır. Her çeşidiyle sürü insanı, gerçeklikte olan moralin ve onun
gerçeklerinin sınırları içinde, yapıp ettiklerini ve değerlendirmelerini bu
moralin değer yargılarına uydurmaya çalışan insandır. Sürü insanının tek
yaptığı bu morale boyun eğmektir. Moral onun içinde tartışma konusu bile olamaz
çünkü bu moralin dışına çıkmak demek, moralsiz olmak demektir. Özgürlüğü
yoktur. Özgürlüğü olabileceğinin farkında bile
değildir. Sürü insanının moralle olan bu bağlılığı bazen tembellik, korku bazen
de sürü içinde güçlü görünme, söz geçirme isteğinden kaynaklanabilir.
Özgür insan: Moral dışı insandır. Özgür insan, içinde yetiştiği ve
yaşadığı sürüden kopmuş, kendi yolunu arayan, insanla ilgili şeyleri, insanın
her şeyini kendi gözleriyle görmek isteyen insandır. Moral değerlere bir anlam
yükletilince ve baş değer haline getirilmiş, kalıplaşmış sürü moralinin değer
yargılarına göre değerlendirilince, bu başarılar
tabi değerlerini, insan hayatı içinde olan değerlerini yitirirler. Bir sürü
moralinin geçerli olduğu her yerde er geç değerler tabiliğini yitirirler.
Sonunda hakiki dünyanın nasıl bir malzemeden kurulmuş olduğu keşfedilir. Bu
defada ancak bozulmuş dünya kalır ve ümitlerin büsbütün boşa çıkması, bu
dünyanın bozulmuşluğunu gösterir. Böylece nihilizm ortaya çıkar. Nihilist
insan, tüm toplumsal ahlak yasalarını reddedip bunlardan bağımsız, hiçbir anlam
ve değere bağlı olmayan insandır. İnsan kendini belirleyen mevcut normlardan
sıyırmasının, özgürleşmesinin bedeli nihilizmdir. Nihilizm bir bakıma
hastalanma durumudur.
Trajik
insan: Trajik insan realiteyi olduğu gibi kavrayan insandır. Realiteye
yabancı olmuş, ondan kopmuş değildir; o realitenin kendisidir, realitenin
korkunç ve şüphe götürür her şeyini kendinde taşır. Trajik insan kendi kendisi
olan insandır. Kendi gözüyle görür, kendi yolu, kendi zevki, kendi
değerlendirmeleri, düşünceleri, eserleri olan insandır. O çağda ve çevrede
geçerlikte olan moralin dışında, iyinin ve kötünün ötesinde olan insandır.
Yorumlar
Yorum Gönder